Ana içeriğe atla

Oğullar Ve Rencide Ruhlar- Alper Canıgüz

Her roman yazarı için büyük bir yetenek gerekir. Okuyucunun gülmesi, ağlaması, heyecanlanması onun yani yazarın ellerindedir. Çoğu yazar da bence bunu bir ağırlık olarak görüp kurduğu cümlelerle karşısındakine belli de ediyor bu ağırlığı taşıdığını. Fakat, Alper Canıgüz o kadar rahat bir dille yazmış ki okudukça okuyası geliyor insanın. Evet bahsettiğim kitap Oğullar Ve Rencide Ruhlar. Zekice kurgulanmış, mizaha yönelik bir cinayet kitabı da denilebilir. En iyisi biraz konudan bahsedeyim.


 Alper Kamu –birkaçına göre Albert Camus isminden gelen Alper Canıgüz’e göreyse Kemalettin Kamu düşünülmesi gereken kişi- yaşı beş fakat sözleri, hali, tavrı 30 yaşında olan bir küçük adam. Etrafındaki insanlar da o kadar alışmış ki artık ona hiç yadırgamadan akıl danışanlar bile var. Kitap, Alper Kamu’nun bir cinayete tanık olmasıyla içindeki dedektif ruhunu da hareketlendiren olaylar çemberini konu alıyor. Açıkçası başta ‘ne oluyor yahu ?’ diye sorabilirsiniz. Tuhaf gelebilir her şey. Ama okudukça siz de alışıyorsunuz bu minik adama. Güldükçe güldüm. Her yorumundan ben de bir cümle altını çizdim. Okuyup kötü duygulardan arınabileceğiniz bir kitap :)


Keyifli okumalar :)



‘’Russel paradoksu bize her şeyin hiçbir şeyin içinde yer aldığını açıkça gösteriyor.’’

‘’Descartes’i düşünüyorum gözlerim kapalı/ Ya ilham geliyor ya inme iniyor…’’


‘’İnsan yüreği bir sarkaç gibidir. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar.’’

                                                                                               -Zeze

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadının Adı Yok - Duygu Asena

ilk kez Duygu Asena okudum. Aslına bakarsanız ilk kez bu denli feminizmi savunan, bu denli kadın haklarından bahseden bir yazarı okudum. Dün öğlen başladığım kitabı akşamüzeri bitirmiştim. Yer yer neyden bahsedeceğini öğrenmek için okudum. Yer yer de gerçekten ne yapacak şimdi bu kadın dediğim için.

Yeni Yıl Çekilişi

 Merhabalar! Bir önceki postumda bahsettiğim gibi bu yeni yıla merhaba çekilişidir. Kazanan kişiye ocak ayının ilk haftasında, içi sürprizlerle dolu bir kutunun ulaşacağı çekiliştir. :) Kutunun içinde ne olduğunu çok söylemek istemiyorum. Söylersem ne anlamı kalır ki dimi ama yeni yıl hediyesi bu! Sadece şöyle bir ipucu vereceğim. Bir hikaye kitabı, bir şiir kitabı ve bir de roman barındıracak bu kutu içinde. Hepsi benim okuyup beğendiğim, başkalarına da önerdiğim kitaplardan olacak :) Aslında kafamdaki kitapların çoğu instagram hesabımda  var bile sanırım ubss. Hepsi harika kitaplardır :) Kutunun gerisi kocaman sevgiyle, umutla konulmuş küçük küçük gönülden gelen hediyelerle dolacak. Çok severek hazırlayacağım bir hediye :) Katılım şartlarına gelirsek çok çok basit.  1. tozluraflardannotlar.blogspot.com adresimin takipçisi olmak 2. Eğer kullanıyorsanız instagram'da takipçim olmak (hesabım için  tık tık ) (Eğer instagram hesabınız varsa oradan da katılıp, resmi

Okuduklarım #1 Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler- Jan-Philipp Sendker

 Sonunda kitabımı bitirebildim. Ve işte buradayım :) Bu muhteşem kapak tasarımı sayesinde aldım kitabı. Bir arkadaşımın da dediği gibi o kadar estetik ki kapak tasarımı, her bulunduğun ortama uyabilecek kapasitesi var. Şaka bir yana gerçekten kahvenin yanında iyi giden bir kitap oldu. Çenem çok düşmeden hemen kitabın konusuna geçiyorum :)  Burma'da yaşayan iki gencin aşklarını anlatıyor bu hikaye. U Ba adlı yaşlı, eski kitaplari toparlamayi seven bir Burmalı'nın ağzından anlatılıyor.  Kahramanlarımız; Tin Win ve Mi Mi.  Biri görme yeteneğini kaybetmiş bir diğeri ise yürüme şansını hiç yakalayamamış iki çocuk. Çocuk dedim. Çocuklukta başlamış aşkları çünkü. Tin Win annesinin onu terk etmesinden birkaç sene sonra görme duyusunu yitiriyor. Mi Mi ise kendi ağırlığını taşıyamayan minik ayaklarla geliyor dünyaya. İki miniğin yolları manastırda kesişiyor. Ve hikayeleri başlıyor..  Tin Win Mi Mi'nin ayakları oluyor; Mi Mi Tin Win'in gözleri... Burma'yı birlikte