Ana içeriğe atla

Mekan Gezintilerim- Brew Lab Coffee

 Merhaba! Mekan yorumlarına kaldığım yerden devam ediyorum. Önceki postumda destekleyen arkadşlarıma, okuyucularıma teşekkür ederim iyi ki varsınız :)
 Yine uzun ve yorucu geçen hafta sonundan sonra sevdiğim ikinci mekanı size tanıtmak istedim. Yorucu geçen hafta sonu çünkü çoğu kişinin bildiği üzere yaklaşık dört aydır part-time olarak Tchibo'da çalışıyorum ^.^  Okul, iş, gezme derken yoruluyorum ama mutluyum. Boş kalınca mala bağlayan cinstenim birazcık efenim ^.^



 Eveeet bugün yine rastgele bulduğum bir mekanı paylaşacağım. Nasıl rastgele buldum onu da anlatayım. Bir gün yine okula yakın diye
Taksim'e geçmişken bir arkadaşımla, Galatasaray'ın yanından yürümeye başladık. Nereye gideriz emin de değildik. O yoldan her geçişimizde de sol tarafta  çizimleriyle, kara tahtasıyla dikkatimi çeken bir kahve dükkanı vardı. Hep aklımdaydı bir gün gelmeliyim diyordum.
Aynı zamanda da buranın mekan listemde olduğundan habersizim ama arkadaşlar. Neyse yürüyoruz işte o yoldan. 'Ya yürümeyelim aşağıya kadar gel bu sefer buraya gidelim.' dedim. Sağolsun kıramaz hiç o can arkadaş beni ^.^  Girdik mekana. Ama görmeniz lazım nasıl huzurlu nasıl sevimli bir yer. Bir kimyager adayı olarak da en çok dikkatimi çeken şey camlarında, duvarlarındaki kimyasal alet çizimleri  ^.^ Sonradan sohbet ettiğimde kahveyi onlarda demlediklerini öğrendim. İlk gidişimde acemi olarak direkt filtre kahve istedim ama ikincisinde başka bir şey istemem konusunda ısrar ettiler yapılış şekilleri nedeniyle.



 Neyse sonuç olarak ben memnun kaldım ve geçen hafta ders çalışmak için tekrar kendimi oraya attım. Nette biraz araştırma yapıp gittiğim için kapıdan girer girmez sifon ve tiramisu istiyorum dedim. Gülmeyin valla sifon dedim. Çünkü raconu öyleymiş  =D



 Sunumları çok şirin zaten. Kahve de güzeldi. Aromasından dolayı hafif bir ekşimsilik vardı. Sade içmeyi sevdiğim için ek olarak her küçük tadı direkt alıyorum. Siz de sade isterseniz eminim ki direkt alırsınız. Deneyin derim. Tiramisu içinse daha şiddetli yorum yapacağım. O nasıl mükemmel nasıl güzel bir şeydi o !! Anlatamıyorum acaba yarın yemeye mi gitsem diyorum =D Onu mutlaka mutlaka mutlaka deneyin diyorum.

 Benim severek gittiğim bir mekan haline geldi Brew Lab Coffee. Gidin bir görün derim değişik, sıcacık, ilgili bir kahveci ^.^

                                                               
                                                                                                -Zeze

Not: Bu arada İnstagram hesabımda daha aktif olarak hem okuduğum kitapları hem de gittiğim mekanları paylaşıyorum. Eğer ordan da takip etmek isterseniz tık tık ^.^

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadının Adı Yok - Duygu Asena

ilk kez Duygu Asena okudum. Aslına bakarsanız ilk kez bu denli feminizmi savunan, bu denli kadın haklarından bahseden bir yazarı okudum. Dün öğlen başladığım kitabı akşamüzeri bitirmiştim. Yer yer neyden bahsedeceğini öğrenmek için okudum. Yer yer de gerçekten ne yapacak şimdi bu kadın dediğim için.

Yeni Yıl Çekilişi

 Merhabalar! Bir önceki postumda bahsettiğim gibi bu yeni yıla merhaba çekilişidir. Kazanan kişiye ocak ayının ilk haftasında, içi sürprizlerle dolu bir kutunun ulaşacağı çekiliştir. :) Kutunun içinde ne olduğunu çok söylemek istemiyorum. Söylersem ne anlamı kalır ki dimi ama yeni yıl hediyesi bu! Sadece şöyle bir ipucu vereceğim. Bir hikaye kitabı, bir şiir kitabı ve bir de roman barındıracak bu kutu içinde. Hepsi benim okuyup beğendiğim, başkalarına da önerdiğim kitaplardan olacak :) Aslında kafamdaki kitapların çoğu instagram hesabımda  var bile sanırım ubss. Hepsi harika kitaplardır :) Kutunun gerisi kocaman sevgiyle, umutla konulmuş küçük küçük gönülden gelen hediyelerle dolacak. Çok severek hazırlayacağım bir hediye :) Katılım şartlarına gelirsek çok çok basit.  1. tozluraflardannotlar.blogspot.com adresimin takipçisi olmak 2. Eğer kullanıyorsanız instagram'da takipçim olmak (hesabım için  tık tık ) (Eğer instagram hesabınız varsa oradan da katılıp, resmi

Okuduklarım #1 Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler- Jan-Philipp Sendker

 Sonunda kitabımı bitirebildim. Ve işte buradayım :) Bu muhteşem kapak tasarımı sayesinde aldım kitabı. Bir arkadaşımın da dediği gibi o kadar estetik ki kapak tasarımı, her bulunduğun ortama uyabilecek kapasitesi var. Şaka bir yana gerçekten kahvenin yanında iyi giden bir kitap oldu. Çenem çok düşmeden hemen kitabın konusuna geçiyorum :)  Burma'da yaşayan iki gencin aşklarını anlatıyor bu hikaye. U Ba adlı yaşlı, eski kitaplari toparlamayi seven bir Burmalı'nın ağzından anlatılıyor.  Kahramanlarımız; Tin Win ve Mi Mi.  Biri görme yeteneğini kaybetmiş bir diğeri ise yürüme şansını hiç yakalayamamış iki çocuk. Çocuk dedim. Çocuklukta başlamış aşkları çünkü. Tin Win annesinin onu terk etmesinden birkaç sene sonra görme duyusunu yitiriyor. Mi Mi ise kendi ağırlığını taşıyamayan minik ayaklarla geliyor dünyaya. İki miniğin yolları manastırda kesişiyor. Ve hikayeleri başlıyor..  Tin Win Mi Mi'nin ayakları oluyor; Mi Mi Tin Win'in gözleri... Burma'yı birlikte