Okuduğum romanlarıyla, öyküleriyle, denemeleriyle benim için yeri ayrıdır Livaneli kaleminin. Serenad, Mutluluk, Son Ada, Arafat'ta Bir çocuk ve daha buraya yazmadığım birçok kitabı bir solukta okutmuştur kendini bana. Hele Serenad.. Beni instagramdan da takip edenler bilirler ki favorim odur. Kim kitap önerisi istese ilk sorduğum soru ' Serenad'ı okudun mu sen ?' olur. İşte Serenad okuduğum andan beri her kitabını hep o tadı arayarak okudum.
Tabii hepsinin ayrı bir değeri bende yeri var. Ama yine de bir Serenad olmadılar hiçbir zaman. Konstatiniyye Oteli'ni de yine bu arayış içinde okudum. Yorumlar çok güzeldi. Herkes 'şu kadar günde bitirdim, muhteşem, bayıldım' gibi yorumlar yapınca ben de heveslendim. Aman Allahım kitabı bir haftadan fazla sürede bitirebildim ancak. Bu süre benim için elime yapışan, okurken kendimi oradan oraya attığım, oflayarak bitmesi için kelime saydığım romanlar da geçerlidir. Çok büyük hayal kırıklığı ile okudum ve bitirdim.
Konusuna gelirsek eğer, Yönetici asistanı Zehra'nın hayatını anlatıyor diyebiliriz. Bir bölümünde Zehra'nın hayatını anlatırken hop diğer bölümde bir anda bambaşka bir konuya atlayıp bambaşka bir pencereden baktırıyor okuyucuya. Tamam bu tarz anlatımı çok ama çok severim fakat kafamı bir türlü toparlayamadım. Sanki bir şeyler hep eksik kaldı. Baştan eğer kısa kısa öykülerle romanın bütün olduğunu bilseydim belki yaklaşımım da yorumum da bambaşka olurdu. Farklı pencereler derken bahsettiğim ise otelin açılış gecesindeki davetlilerin hayatları veya hayatlarından kısa kesitler sunuyor yazar. Böyle söyleyince 'e çok keyifliymiş Zeze' diyorum kendime ama yok canım bir daha almayayım ben.
Bu romandan sonra Livaneli kitaplarına yaklaşımım değişir mi değişmez mi bilmiyorum. Sanırım daha öncekilerin hatrına değişmez.
Yazdıklarım tamamen benim düşüncelerimdir. Çoğu arkadaşım bayılarak okuyup yorumladılar hatta. Merak ediyorum benimle aynı görüşte olan var mı ?
-Zeze
Tabii hepsinin ayrı bir değeri bende yeri var. Ama yine de bir Serenad olmadılar hiçbir zaman. Konstatiniyye Oteli'ni de yine bu arayış içinde okudum. Yorumlar çok güzeldi. Herkes 'şu kadar günde bitirdim, muhteşem, bayıldım' gibi yorumlar yapınca ben de heveslendim. Aman Allahım kitabı bir haftadan fazla sürede bitirebildim ancak. Bu süre benim için elime yapışan, okurken kendimi oradan oraya attığım, oflayarak bitmesi için kelime saydığım romanlar da geçerlidir. Çok büyük hayal kırıklığı ile okudum ve bitirdim.
Konusuna gelirsek eğer, Yönetici asistanı Zehra'nın hayatını anlatıyor diyebiliriz. Bir bölümünde Zehra'nın hayatını anlatırken hop diğer bölümde bir anda bambaşka bir konuya atlayıp bambaşka bir pencereden baktırıyor okuyucuya. Tamam bu tarz anlatımı çok ama çok severim fakat kafamı bir türlü toparlayamadım. Sanki bir şeyler hep eksik kaldı. Baştan eğer kısa kısa öykülerle romanın bütün olduğunu bilseydim belki yaklaşımım da yorumum da bambaşka olurdu. Farklı pencereler derken bahsettiğim ise otelin açılış gecesindeki davetlilerin hayatları veya hayatlarından kısa kesitler sunuyor yazar. Böyle söyleyince 'e çok keyifliymiş Zeze' diyorum kendime ama yok canım bir daha almayayım ben.
Bu romandan sonra Livaneli kitaplarına yaklaşımım değişir mi değişmez mi bilmiyorum. Sanırım daha öncekilerin hatrına değişmez.
Yazdıklarım tamamen benim düşüncelerimdir. Çoğu arkadaşım bayılarak okuyup yorumladılar hatta. Merak ediyorum benimle aynı görüşte olan var mı ?
-Zeze
Yorumlar
Yorum Gönder
Senin de bu konu hakkında bir yorumun var mı ? Haydi paylaş benimle :)